İsyan 1. Bölüm
Gökyüzü, her zamanki gibi, griye çalıyordu. Ama bugün, o gri tonu, içimde büyüyen fırtınanın bir yansıması gibiydi. Şehrin kalabalığı içinde kaybolmuş, sırtımda taşıdığım yükle ilerliyordum. O yük, sadece birkaç parça eşyadan ibaret değildi; geçmişin acı hatıraları, geleceğe dair belirsizlikler ve içimde biriken öfke de o yükün bir parçasıydı.
Sessizliğin Sonu
Adım Elif. Yirmi beş yaşındayım ve hayatım, olması gerekenden çok daha karmaşık. Beş yıl önce, her şey farklıydı. Hayallerim vardı, umutlarım vardı, sevdiklerim vardı. Ama bir gecede, her şey değişti. Şehrin en zengin ailelerinden birinin oğlu, Aras Demirkan, hayatıma girdi ve bir kasırga gibi geçti. Önce beni büyüledi, sonra da yıktı.
Aras, güçlüydü, karizmatikti ve istediğini elde etmek için her şeyi yapabilirdi. Benim gibi, sıradan bir kızın onun ilgisini çekmesi bile şaşırtıcıydı. Ama çekmişti işte. Aşk masallarına inanır gibi, onun sözlerine, vaatlerine kandım. Sonra, gerçek yüzünü gösterdiğinde, çok geçti.
Beni terk ettiğinde, sadece kalbim kırılmakla kalmadı, hayatım da alt üst oldu. Ailem, arkadaşlarım, itibarım… Her şeyimi kaybettim. Ve şimdi, beş yıl sonra, o günlerin acısı hala içimde taze.
Küskün Bir Şehir
Şehir, benim gibi küskünleri barındıran bir yerdi. Zenginler lüks içinde yaşarken, fakirler hayatta kalmak için mücadele ediyordu. Adalet kavramı, sadece kitaplarda yazan bir şeydi. Gerçek hayatta, güçlünün haklı olduğu bir düzen hüküm sürüyordu.
Bugün, eski bir arkadaşımdan bir mesaj aldım. Mesajda sadece tek bir kelime yazıyordu: “Hazır ol.” Kimden geldiğini bilmiyordum, ama içimde bir şeyler kıpırdandı. Sanki birileri, benim gibi adaletsizliğe uğramış insanların sesi olmak istiyordu.
Umut Işığı
Mesajı aldığım andan itibaren, içimde bir umut 1. bölüm ışığı belirdi. Belki de bu, hayatımı değiştirmek için bir fırsattı. Belki de, Aras Demirkan ve onun gibilerden intikam almak için bir şanstı. Ama intikam, beni ne kadar tatmin edebilirdi ki? Asıl istediğim, adalet ve eşitlikti. Herkesin hak ettiği gibi yaşayabileceği bir dünya.
Akşam çökerken, şehrin karanlık 1. bölüm sokaklarında yürümeye devam ettim. İçimde büyüyen öfke, yavaş yavaş kararlılığa dönüşüyordu. Artık sessiz kalmayacaktım. Artık korkmayacaktım. İsyan başlamıştı.
Planlar Başlıyor
Eski arkadaşımla buluşmak için, şehrin en tehlikeli semtlerinden birine doğru ilerledim. Burası, kanunların işlemediği, kendi kurallarının geçerli olduğu bir yerdi. Ama burası aynı zamanda, umutsuzların, dışlanmışların sığınağıydı. Burası, isyanın doğduğu yerdi.
Buluşma noktamız, terk edilmiş bir depoydu. İçeri girdiğimde, loş bir ışık altında oturan birkaç kişi gördüm. Hepsinin gözlerinde aynı ifade vardı: öfke, umutsuzluk ve kararlılık. Onlar da benim gibi, adaletsizliğe uğramış insanlardı.
“Elif, geldiğine sevindim,” dedi, karanlıktan bir ses. Sesin sahibi, eski bir arkadaşım olan Deniz’di. Onu en son beş yıl önce görmüştüm. O da Aras Demirkan’ın gazabından nasibini almıştı. Ama o, pes etmemiş, mücadeleye devam etmişti.
“Deniz, seni görmek güzel,” dedim. “Ne oluyor burada?”
“Bir isyan hazırlıyoruz,” dedi Deniz 1. bölüm. “Bu şehirde adaleti sağlamak için bir fırsatımız var. Bize katılmak ister misin?”
Bir an tereddüt ettim. Hayatım tehlikeye girebilirdi. Ama sonra, içimde büyüyen öfkeyi ve umudu hatırladım. Artık geri dönüş yoktu. “Evet,” dedim. “Size katılıyorum.”
İlk Adım
Deniz ve ekibiyle birlikte, isyanın ilk adımlarını atmaya başladık. Önce, bilgi toplamamız gerekiyordu. Aras Demirkan ve onun gibilerinin kirli sırlarını ortaya çıkarmalıydık. Sonra, halkı harekete geçirmeliydik. Onlara, adaletin mümkün olduğunu göstermeliydik.
İlk hedefimiz, Aras Demirkan’ın sahip olduğu en büyük şirketin muhasebe kayıtlarına ulaşmaktı. Bu kayıtlar, onun yasa dışı işlerini kanıtlayabilirdi. Ama bu, kolay olmayacaktı. Şirket, sıkı bir şekilde korunuyordu.
Deniz, şirketin güvenlik sistemlerini bilen bir hacker buldu. Hacker, sisteme sızmayı ve kayıtları indirmeyi kabul etti. Ama karşılığında, yüklü bir miktar para istiyordu. Parayı nereden bulacağımızı bilmiyorduk.
“Bir yolunu bulacağız,” dedi Deniz. “Bu isyan, sadece bizim için değil, bu şehirdeki herkes için. Halkın desteğini alırsak, her şeyi başarabiliriz.”
Tehlikeli Oyun
Hacker’la anlaşmak için, şehrin en karanlık köşelerinden birinde buluştuk. Buluşma yerine giderken, her adımda tehlikeyi hissediyordum. Aras Demirkan’ın adamları, her yerde olabilirdi.
Hacker, genç ve zeki bir çocuktu. Adı, Can’dı. Sisteme sızmak için karmaşık bir planı vardı. Ama planın başarılı olması için, bizim de bazı riskler almamız gerekiyordu.
“Bu tehlikeli bir oyun,” dedi Can. “Yakalanırsanız, sonuçları ağır olur.”
“Biliyoruz,” dedim. “Ama başka seçeneğimiz yok.”
Can, planını anlatmaya başladı. Plan, şirketin güvenlik kameralarını devre dışı bırakmayı, alarm sistemini atlatmayı ve muhasebe kayıtlarına ulaşmayı içeriyordu. Hepsi çok riskliydi, ama başka çaremiz yoktu.
Gecenin Karanlığı
O gece, şehrin üzerine karanlık çökmüştü. Biz, Aras Demirkan’ın şirketinin önünde, nefesimizi tutarak bekliyorduk. Can, bilgisayarıyla sisteme sızmaya çalışıyordu. Dakikalar, saatler gibi geçiyordu.
Birden, Can’dan bir işaret geldi. Sisteme sızmayı başarmıştı. Şimdi, kayıtları indirmemiz gerekiyordu. Deniz ve ben, şirketin içine sızmak için harekete geçtik.
Şirketin içi, sessiz ve karanlıktı. Koridorlarda ilerlerken, her an yakalanma korkusu yaşıyordum. Ama içimde büyüyen öfke ve umut, beni motive ediyordu.
Muhasebe odasına ulaştığımızda, kapı kilitliydi. Deniz, cebinden çıkardığı bir aletle kilidi açtı. İçeri girdiğimizde, masaların üzerinde yığınla dosya gördük. Kayıtları bulmak için acele etmemiz gerekiyordu.
Tuzağa Doğru
Kayıtları bulmaya çalışırken, birden koridorda ayak sesleri duyduk. Biri geliyordu. Hemen saklandık. Kapı açıldı ve içeri, Aras Demirkan’ın sağ kolu olan Kerem girdi.
Kerem, etrafına bakındı. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. “Kim var orada?” diye bağırdı.
Saklandığımız yerden çıkmak zorunda kaldık. Kerem, bizi gördüğüne şaşırmıştı. “Siz burada ne arıyorsunuz?” diye sordu.
“Biz sadece…” diye başladım, ama Kerem sözümü kesti. “Yalan söylemeyin. Biliyorum, Aras’a karşı bir şeyler planlıyorsunuz.”
“Haklısın,” dedi Deniz. “Aras’ın yaptıklarının hesabını soracağız.”
Kerem, alaycı bir şekilde güldü. “Siz mi? Siz kimsiniz ki? Aras’a karşı hiçbir şansınız yok.”
“Belki de haklısın,” dedim. “Ama deneyeceğiz.”
Kerem, silahını çekti. “O zaman, bu deneme sizin sonunuz olacak.”
İsyan daha yeni başlamıştı, ama şimdiden tehlikeli bir hal almıştı. Hayatta kalmak için savaşmak zorundaydık. Ve bu savaş, sadece bizim için değil, bu şehirdeki herkes için bir umut ışığı olacaktı. (1. Bölüm Sonu)