Güneş, Kadıköy’ün dar sokaklarına sızmaya çalışırken, Ali uykusundan sıçrayarak uyandı. Betonarme binaların arasında sıkışmış, tek odalı, rutubetli evinde hayat, her sabah aynı umutsuzlukla başlardı. Saatin alarmı çalmadan uyanmasının sebebi, ne erken kalkma alışkanlığı ne de içindeki motivasyondu; aksine, dışarıdaki hayatın gürültüsüydü. Çöp kamyonunun uğultusu, martıların çığlıkları ve erken kalkan simitçinin “Taze simit!” naraları, onun doğal alarmıydı.
Ali, 28 yaşında, hayatın sillesini yemiş, umutlarını yavaş yavaş kaybetmekte olan bir genç adamdı. Üniversite hayalleri, ailesinin maddi imkansızlıkları yüzünden yarım kalmış, eline geçen her işte çalışarak geçimini sağlamaya çalışmıştı. İnşaatlarda amelelik, fabrikalarda vasıfsız işçi, pazarlarda hamallık… Hepsini deneyimlemişti. Ancak hiçbir işte tutunamamış, sürekli bir arayış içinde kalmıştı.
Bugün de farklı değildi. Kalktı, yüzünü yıkadı, dolabından çıkardığı tek sağlam gömleğini giydi ve evden çıktı. Cebinde, bir önceki işinden kalan son paralar vardı. Amacı, bir internet kafeye gidip yeni iş ilanlarına bakmaktı. Belki bu sefer şans yüzüne gülerdi.
Kadıköy’ün kalabalığına karıştığında, hayatın karmaşası daha da belirginleşti. Bir yandan işe yetişmeye çalışan insanlar, diğer yandan okula giden öğrenciler, seyyar satıcılar ve dilenciler… Herkes kendi derdiyle boğuşuyordu. Ali, bu kalabalığın içinde kaybolmuş, yalnız bir figürdü.
İnternet kafeye vardığında, içerisi tıklım tıklım doluydu. Gençler oyun oynuyor, bazıları sosyal medyada vakit geçiriyor, bazıları ise Ali gibi iş arıyordu. Bir köşeye ilişti ve bilgisayarı açtı. Yükseliş 1. bölüm ilk baktığı yer, popüler bir iş ilanı sitesiydi. Temizlik görevlisi, garson, güvenlik görevlisi… Hepsi vasıfsız işlerdi ve maaşları da oldukça düşüktü. Umutsuzluğa kapılsa da, aramaya devam etti.
Birkaç saatlik aramanın ardından, gözüne çarpan bir ilan dikkatini çekti. “Yazılım Uzmanı Aranıyor – Tecrübe Gerekli Değil”. Ali’nin kalbi hızlanmaya başladı. Yazılımla ilgili hiçbir bilgisi yoktu, ama bu ilan ona bir umut ışığı olmuştu. İlanın detaylarını okuduğunda, şirketin yeni mezun veya bu alana ilgi duyan kişilere eğitim vereceği ve sonrasında işe alacağı yazıyordu.
Bu ilan, Ali için bir dönüm noktası olabilirdi. Hayatında ilk defa, yeteneklerini geliştirebileceği ve daha iyi bir geleceğe sahip olabileceği bir fırsat yakalamıştı. Ancak, yazılımla ilgili hiçbir bilgisi olmaması, onu tedirgin ediyordu. Acaba başvursa mıydı, yoksa her zamanki gibi umutsuzluğa kapılıp vaz mı geçseydi?
Bir süre düşündükten sonra, kararını verdi. Kaybedecek bir şeyi yoktu. En kötü ihtimalle reddedilir, ama denemeden bilemezdi. İlanın altındaki başvuru formunu doldurdu ve gönderdi. Şimdi beklemekten başka çaresi yoktu.
Günler geçti, Ali’den herhangi bir haber gelmedi. Umutları yavaş yavaş tükenmeye başlamıştı ki, bir sabah telefonuna bir mesaj geldi. Mesajda, başvurusunun kabul edildiği ve mülakata davet edildiği yazıyordu. Ali, sevinçten havalara uçtu. Bu, hayatının en önemli fırsatlarından biriydi ve bunu kaçırmak istemiyordu.
Mülakat günü geldiğinde, Ali heyecandan tir tir titriyordu. Daha önce hiç böyle bir mülakata girmemişti. Ne giyeceğini, nasıl konuşacağını, ne soracaklarını bilmiyordu. Ama içindeki umut, onu ayakta tutuyordu.
Şirketin ofisi, Kadıköy’ün göbeğinde, modern bir binanın en üst katındaydı. Manzara muhteşemdi. Ali, ofise girdiğinde, içeride genç ve dinamik bir ortamla karşılaştı. Herkes bilgisayarlarının başında çalışıyor, toplantı odalarında hararetli tartışmalar yapılıyordu.
Mülakat odasına alındığında, karşısında genç bir kadın ve bir erkek vardı. Kadın, İnsan Kaynakları Müdürüydü, erkek ise yazılım ekibinin lideri. Ali’ye gülümsediler ve onu rahatlatmaya çalıştılar.
Mülakat, Ali için bir sınavdan ziyade, bir sohbet havasında geçti. Kadın, Ali’nin hayat hikayesini, motivasyonunu ve yazılıma olan ilgisini sordu. Erkek ise, Ali’ye temel yükseliş 1. bölüm yazılım kavramları hakkında sorular sordu. Ali, dürüstçe bilmediği konuları itiraf etti ve öğrenmeye açık olduğunu vurguladı.
Mülakatın sonunda, kadın ve erkek birbirlerine baktılar ve Ali’ye gülümsediler. “Ali Bey, mülakatınız çok iyi geçti. Sizi ekibimize katmaktan mutluluk duyarız.” dediler.
Ali, duyduklarına inanamadı. Hayatının en mutlu anlarından birini yaşıyordu. Artık, yeni bir başlangıç yapma fırsatı yakalamıştı. Yükselişin ilk adımı, atılmıştı.
Mülakatın ardından, Ali’ye bir eğitim programı verildi. Program, temel yazılım dillerini, web geliştirme tekniklerini ve proje yönetimi prensiplerini kapsıyordu. Ali, gece gündüz demeden çalıştı, öğrendi ve kendini geliştirdi. Kısa sürede, yazılım dünyasına adapte oldu ve yeteneklerini sergilemeye başladı.
İlk projelerinde, basit hatalar yapsa da, ekibindeki tecrübeli yazılımcılar ona destek oldu ve yol gösterdi. Ali, hatalarından ders çıkardı ve her geçen gün daha iyi bir yazılımcı oldu.
Zamanla, Ali’nin sorumlulukları arttı ve daha karmaşık projelerde görev almaya başladı. Ekip liderleri, onun yeteneklerine güveniyordu ve ona önemli görevler veriyordu. Ali, bu güveni boşa çıkarmadı ve her projede başarılı oldu.
Aradan geçen birkaç yıl içinde, Ali, sıfırdan başladığı yazılım kariyerinde önemli bir yol katetmişti. Artık, kendi ekibini yönetiyor, yeni yazılımcılara mentorluk yapıyordu. Hayatının akışı değişmiş, umutları yeniden yeşermişti.
Bir zamanlar, Kadıköy’ün dar sokaklarında umutsuzlukla dolaşan Ali, şimdi, modern bir ofiste, geleceğe umutla bakan bir yazılım uzmanı olmuştu. Yükselişi başlamıştı ve daha gidecek çok yolu vardı…
(Devam Edecek…)