Bilinmez Hayal 1. Bölüm: Kapının Ardındaki Fısıltı
Gözlerimi açtığımda, tanıdık ama bir o kadar da yabancı bir odadaydım. Beyaz duvarlar, tavandan sarkan loş bir ışık ve köşede duran antika bir saat… Her şey sanki bir rüyadan fırlamış gibiydi. Ama bu rüya, içimde garip bir huzursuzluk yaratıyordu. Neredeydim? Buraya nasıl gelmiştim? Ve en önemlisi, bu bilinmezliğin ardında ne saklanıyordu?
Bir Uyanış ve Yabancı Bir Mekan
Başım zonkluyordu. Sanki beynimin içinde binlerce küçük çekiç durmaksızın vuruyordu. Hafızamda koca bir boşluk vardı. En son ne yaptığımı, kimlerle olduğumu hatırlamıyordum. Sanki hayatımın bir bölümü silinmişti. Bu durum, içimdeki endişeyi kat be kat artırıyordu.
Odanın içinde yavaşça doğruldum. Yatak, yumuşak ve rahattı. Üzerimde beyaz bir gecelik vardı. Bu da, buraya kendi isteğimle gelmediğimi düşündürüyordu. Belki de kaçırılmıştım? Ya da daha kötüsü… Ya bir deneyin parçasıydım?
Odanın içini incelemeye başladım. Duvarlarda herhangi bir tablo ya da süs eşyası yoktu. Sadece köşede duran antika saat dikkatimi çekiyordu. Saatin kadranı, karmaşık sembollerle doluydu. Normal bir saat gibi çalışmıyordu. Sanki zamanı farklı bir şekilde ölçüyordu.
Saatin Gizemli Sembolleri
Saate yaklaştım ve sembolleri daha yakından incelemeye başladım. Bu sembolleri daha önce hiçbir yerde görmemiştim. Sanki eski bir dilin parçalarıydı. Belki de bu semboller, bulunduğum yerin sırrını çözmeme yardımcı olabilirdi. Ama bu sembollerin anlamını nasıl çözebilirdim?
Saati incelerken, odanın kapısından hafif bir fısıltı duydum. Fısıltı çok zayıftı, neredeyse duyulmuyordu. Ama fısıltının kaynağı kapıydı. Kapının arkasında bir şeyler oluyordu. Acaba kapının arkasında kim vardı? Ve benden ne istiyordu?
Kapıya Doğru Adım Adım
Kalbim hızla atmaya başladı. Korku ve merak duyguları iç içeydi. Kapıya doğru yavaşça yaklaştım. Her adımımda, fısıltı daha da belirginleşiyordu. Sanki kapının arkasındaki kişi, beni çağırıyordu. Ama bu çağrı, dostça mıydı yoksa tehlikeli miydi?
Kapının koluna uzandım. Soğuk ve metalik bir his vardı. Elim titriyordu. Acaba bu kapıyı açmalı mıydım? Ya kapının arkasında beni bekleyen şey, hayallerimin ötesinde bir kabussa? Ama bir yandan da merakım beni dürtüyordu. Bulunduğum yerin sırrını çözmek için bu kapıyı açmak zorundaydım.
Derin bir nefes aldım ve kapının kolunu çevirdim. Kapı gıcırdadı ve yavaşça açıldı. Kapının ardında, karanlık bir koridor uzanıyordu. Koridorun sonunda, loş bir ışık parlıyordu. Sanki o ışık, beni kendine çekiyordu.
Karanlık Koridorun Çağrısı
Koridora adımımı attım. Kapı arkamdan kapandı ve beni karanlıkla baş başa bıraktı. Koridorun duvarları taştandı ve nem kokuyordu. Sanki burası, uzun zamandır kullanılmayan bir yeraltı geçidiydi.
Koridor boyunca ilerlemeye başladım. Ayak seslerim, karanlıkta yankılanıyordu. Bu yankılar, içimdeki korkuyu daha da artırıyordu. Sanki karanlık, beni yutmak için fırsat kolluyordu.
Koridorun sonunda, loş ışığın kaynağına ulaştım. Işık, eski bir lambadan geliyordu. Lambanın altında, ahşap bir masa ve sandalyeler vardı. Masanın üzerinde, açık bir kitap duruyordu. Kitabın sayfaları, garip sembollerle doluydu. Sanki bu semboller, saatteki sembollerle aynıydı.
Kitabın Gizemli Sayfaları
Kitaba yaklaştım ve sayfalarını incelemeye başladım. Semboller, sanki bir dilin parçalarıydı. Ama bu dili çözmek için ne yapmam gerekiyordu? Belki de bu kitap, bulunduğum yerin sırrını çözmeme yardımcı olabilirdi.
Kitabı incelerken, bir anda kapı açıldı. Kapıda, uzun boylu, siyah giyimli bir adam belirdi. Adamın yüzü gölgelerin arasındaydı ve seçilemiyordu. Ama adamın gözleri, sanki ruhumu okuyordu.
Siyah Giyimli Adamın Gelişi
Adam, sessizce bana doğru yaklaştı. Her adımında, içimdeki korku daha da artıyordu. Adamın kim olduğunu bilmiyordum. Ama bu adamın, benden bir şeyler istediği belliydi.
Adam, masanın önüne geldi ve bana doğru eğildi. Fısıltıyla konuşmaya başladı. “Hoş geldin… Bilinmez Hayal’e…”
Adamın sözleri, beynimde yankılandı. Bilinmez Hayal… Burası mıydı Bilinmez Hayal? Ve ben, buraya neden getirilmiştim?
Adam, elini uzattı ve bana bir anahtar verdi. “Bu anahtar, sana gerçeği gösterecek…” dedi. “Ama unutma… Gerçek, her zaman güzel değildir…”
Adam, arkasını döndü ve karanlığa doğru yürümeye başladı. Birkaç saniye sonra, tamamen kayboldu. Elimde, gizemli bir anahtarla, Bilinmez Hayal’in ortasında yapayalnız kalmıştım.
Bu sadece bir başlangıçtı. Bilinmez Hayal’in sırlarını çözmek için uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmam gerekecekti. Ama bu yolculukta, yalnız değildim. İçimdeki merak ve umut, bana yol gösterecekti.
Bilinmez Hayal’in ilk bölümü burada sona eriyor. Bir sonraki bölümde, anahtarın açtığı kapının ardında ne olduğunu ve Bilinmez Hayal’in sırlarını çözmeye nasıl başlayacağımızı göreceğiz.