Dönüşüm 1. Bölüm

Dönüşüm 1. Bölüm

Gökyüzü, her zamanki gibi, griye çalıyordu. İstanbul’un kasvetli havası, içimde biriken karmaşık duygulara eşlik ediyordu sanki. Adım attığım her kaldırım taşı, geçmişten bir anıyı fısıldıyordu kulağıma. Burası, büyüdüğüm, hayaller kurduğum, ilk aşkımı yaşadığım şehirdi. Ama aynı zamanda, hayal kırıklıklarımın, kayıplarımın ve pişmanlıklarımın da mekanıydı.

Elimdeki kahve bardağı, ısısını yavaş yavaş kaybediyordu. Soğuk, parmak uçlarıma kadar işliyordu. Sanki hayat da böyleydi. Başlangıçta sıcak ve umutlu, zamanla soğuyan ve acıtan bir serüven.

Neden buradaydım? Neden bu eski kafede, en köşedeki masada, tek başıma oturuyordum? Cevap basitti aslında: Dönüşüm. Bir dönüşümün eşiğindeydim. Belki de uçurumun kenarında…

Geçmişin İzleri

Adım, Deniz. 32 yaşındayım ve son beş yılımı, kurumsal bir şirkette pazarlama uzmanı olarak geçirdim. Dışarıdan bakıldığında her şey mükemmel görünüyordu. İyi bir maaş, saygın bir pozisyon, düzenli bir hayat. Ama içimde bir boşluk vardı. Derin, karanlık ve hiç dolmayan bir boşluk.

Çocukluğum, dedemin masallarıyla, anneannemin börek kokularıyla, babamın şefkatiyle doluydu. Mutlu bir aileydik. En azından ben öyle sanıyordum. Ta ki o güne kadar…

16 yaşındaydım. Yaz tatiliydi ve arkadaşlarımla sahildeydik. Gülüyor, eğleniyor, hayatın tadını çıkarıyorduk. Sonra telefon çaldı. Annemin sesi titriyordu. Babam… Babam kalp krizi geçirmişti ve hastanedeydi.

Hastaneye vardığımızda, her şey çok geçti. Babam, aramızdan ayrılmıştı. O gün, hayatımın en karanlık günüydü. Sanki güneş sönmüş, dünya durmuştu. Babam, benim kahramanımdı. Benim rehberimdi. Benim her şeyimdi.

Onun ölümü, beni derinden etkiledi. İçime kapandım. Arkadaşlarımla görüşmeyi bıraktım. Derslerime odaklanamaz oldum. Hayata karşı bir isteksizlik, bir umutsuzluk çöktü üzerime.

Annem, beni hayata döndürmek için elinden geleni yaptı. Psikologlara götürdü, beni sevgiyle sarmaladı, bana hep destek oldu. Ama içimdeki boşluk, bir türlü dolmadı.

Kariyer Basamakları

Üniversiteyi bitirdikten sonra, hemen iş aramaya başladım. Babamın hayalini gerçekleştirmek istiyordum. O, hep başarılı bir iş adamı olmamı isterdi. Ben de onun için, onun anısına, en iyisi olmak için çabalıyordum.

Pazarlama alanında bir iş buldum. Başlangıçta zorlandım. Ama zamanla işimi öğrendim ve başarılı oldum. Yükseldim, yükseldim, yükseldim. Birkaç yıl içinde, şirketin en önemli pozisyonlarından birine geldim.

Başarılarım, bana mutluluk getirmedi. Aksine, içimdeki boşluğu daha da derinleştirdi. Sanki bir robot gibiydim. Sadece işime odaklanmıştım. Duygularımı, hayallerimi, tutkularımı unutmuştum.

Bir gün, aynaya baktım ve kendimi tanıyamadım. Gözlerimde bir donukluk vardı. Yüzümde bir yorgunluk. Sanki ruhum, bedenimi terk etmişti.

O gün, bir karar verdim. Artık böyle yaşayamam. Bir şeyler değiştirmem gerekiyor. Bir dönüşüm yaşamam gerekiyor.

Dönüşümün İlk Adımları

İlk adım olarak, işimden istifa ettim. Herkes şaşırdı. Ailem, arkadaşlarım, meslektaşlarım… Kimse anlamadı. Nasıl olur da böyle iyi bir işi bırakırdım? Nasıl olur da bu kadar başarıyı bir kenara iterdim?

Ama ben, kararımı vermiştim. Artık başkalarının beklentilerine göre yaşamak istemiyordum. Kendi hayallerimin peşinden gitmek istiyordum. Kendi tutkularımı keşfetmek istiyordum.

İstifa ettikten sonra, biraz dinlenmeye karar verdim. Birkaç hafta boyunca seyahat ettim. Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım, yeni deneyimler yaşadım. Bu seyahatler, bana iyi geldi. Bana, hayata yeniden bağlanma fırsatı verdi.

Seyahatlerim sırasında, bir şey fark ettim. Ben, yazmayı seviyordum. Çocukluğumdan beri, hikayeler uydururdum. Günlükler yazardım. Şiirler yazardım. Yazmak, benim için bir tutkuydu. Bir terapiydi. Bir kaçış yolu…

Bu tutkumu, yeniden canlandırmaya karar verdim. Bir blog açtım. Hikayelerimi, şiirlerimi, düşüncelerimi paylaşmaya başladım. Başlangıçta, sadece birkaç kişi okuyordu. Ama zamanla, okuyucu sayım arttı. İnsanlar, yazdıklarımı beğeniyordu. Beni destekliyordu. Bana ilham veriyordu.

Blog yazmak, bana yeni bir amaç verdi. Bana, hayata yeniden bağlanma fırsatı verdi. Bana, içimdeki boşluğu doldurma imkanı verdi.

Ama dönüşümüm, henüz tamamlanmamıştı. Hala eksik bir şeyler vardı. Hala, içimde bir huzursuzluk hissediyordum.

Kafedeki Buluşma

Ve işte, şimdi buradaydım. Bu eski kafede, en köşedeki masada, tek başıma oturuyordum. Bir sonraki adımı düşünüyordum. Ne yapmam gerekiyordu? Nereye gitmem gerekiyordu?

O sırada, kapı açıldı ve içeri biri girdi. Uzun boylu, esmer tenli, delici bakışlı bir adam. Yüzünde tanıdık bir ifade vardı. Ama kim olduğunu çıkaramıyordum.

Adam, bana doğru yaklaştı. Gülümsedi. Ve bana bir isim söyledi. Bir isim ki, o andan itibaren hayatımın tamamen değişmesine neden olacaktı.

“Merhaba Deniz,” dedi adam, “Ben… Alper.”

(Devamı Gelecek…)

Yorum yapın