Fısıltı 1. Bölüm: Başlangıç
Her şey bir fısıltıyla başladı. Rüzgarın yaprakları okşarken çıkardığı o hafif hışırtı gibi, belirsiz ve nereden geldiği anlaşılmayan bir fısıltı. İlk başta önemsemedim. Kalabalık bir şehirde yaşıyordum ve her gün binlerce sesten bir araya geldiği bir kakofoniye maruz kalıyordum. Ama bu fısıltı farklıydı. Sanki doğrudan beynimin içinde yankılanıyordu.
Şehrin Gürültüsü ve Fısıltının Gizemi
İstanbul’un karmaşası, hayatımın fon müziği olmuştu. Sabahın erken saatlerinde martıların çığlıkları, işe giden otobüslerin homurtusu, simitçilerin bağırışları… Hepsi tanıdık ve bir o kadar da yorucu. Bu gürültünün içinde kaybolmak kolaydı. Ama o fısıltı, tüm bu karmaşanın içinden sıyrılıp beni kendine çekiyordu.
İlk başta sadece bir kuruntu olduğunu düşündüm. Belki de stresli bir dönem geçiriyordum ve beynim bana oyunlar oynuyordu. Ama fısıltı gitgide daha belirgin hale geldi. Sanki birisi sürekli adımı fısıldıyordu: “Ayşe… Ayşe…”
Rüyaların İşareti mi?
Geceleri uykuya dalmakta zorlanıyordum. Rüyalarım karmakarışık ve anlamsızdı. Sanki beynim bir yapboz gibiydi ve parçalar birbirine uymuyordu. Rüyalarımda sürekli karanlık sokaklarda koşuyor, birilerinden kaçıyordum. Ve o fısıltı, rüyalarımın arka planında sürekli yankılanıyordu.
Bir sabah, yorgun ve bitkin bir şekilde uyandım. Gözlerimi açar açmaz o fısıltıyı duydum. Bu sefer daha netti. Sanki kulağımın dibinde fısıldanıyordu: “Sakın unutma…”
Unutulmaması Gereken Ne?
O anda bir şeylerin ters gittiğini anladım. Bu sadece bir kuruntu ya da stresin bir sonucu olamazdı. Birisi ya da bir şeyler benimle iletişim kurmaya çalışıyordu. Ama ne anlatmak istediklerini anlamıyordum. “Sakın unutma…” Ne unutmamam gerekiyordu?
Gün boyunca bu soru zihnimi kemirdi. İşime odaklanmakta zorlanıyordum. Sürekli geçmişimi düşünüyordum. Belki de unuttuğum bir şey vardı. Belki de bir sır saklıyordum ve bu sır şimdi ortaya çıkmak istiyordu.
Geçmişin İzleri
Akşam eve geldiğimde, eski fotoğraflarımı karıştırmaya karar verdim. Belki de geçmişimde bir ipucu bulabilirdim. Çocukluk fotoğraflarım, ailemle geçirdiğim tatiller, okul arkadaşlarımla çekildiğim komik pozlar… Hepsi tanıdık ve bir o kadar da yabancıydı.
Fotoğrafları incelerken, bir tanesi dikkatimi çekti. İlkokuldayken çekildiğimiz bir sınıf fotoğrafıydı. Fotoğrafta ben, arkadaşlarım ve öğretmenimiz vardı. Herkes gülüyordu. Ama bir şey garipti. Fotoğraftaki öğretmenimizin yüzü bulanıktı. Sanki birisi onu silmiş gibiydi.
Bu beni çok şaşırttı. Öğretmenimizi çok iyi hatırlıyordum. Çok sevecen ve ilgili bir öğretmendi. Neden fotoğrafında yüzü bulanıktı? Bu bir tesadüf müydü yoksa bir şeylerin işareti miydi?
Kaybolan Anılar
O gece uyumadan önce, öğretmenimiz hakkında daha fazla şey hatırlamaya çalıştım. Adı neydi? Nasıl görünüyordu? Ama ne kadar zorlarsam zorlayayım, zihnimde bir boşluk oluşuyordu. Sanki birisi anılarımı silmişti.
Bu beni çok korkuttu. Anılarım benim kimliğimdi. Onlar olmadan ben kimdim? Eğer anılarım siliniyorsa, belki de ben de silinecektim.
O fısıltı tekrar duyuldu: “Sakın unutma…” Bu sefer daha güçlüydü. Sanki birisi beni uyarmaya çalışıyordu.
Araştırmanın Başlangıcı
Ertesi gün, öğretmenimiz hakkında bilgi edinmek için araştırmaya karar verdim. İlk olarak ilkokuluma gittim. Okulun müdürüyle konuştum ve eski öğretmen kayıtlarını görmek istediğimi söyledim.
Müdür, isteğimi garip karşıladı. “Neden eski öğretmen kayıtlarını görmek istiyorsunuz?” diye sordu. Ona, eski öğretmenimi merak ettiğimi ve onunla tekrar iletişim kurmak istediğimi söyledim.
Müdür, bir süre düşündükten sonra isteğimi kabul etti. Beni okulun arşivine götürdü ve eski öğretmen kayıtlarını gösterdi. Kayıtları incelerken, o sınıf fotoğrafındaki öğretmenimizin adını buldum: Elif Demir.
Elif Demir’in kaydını okumaya başladım. Kayıtta, Elif Demir’in okulda beş yıl çalıştığı ve daha sonra bilinmeyen bir nedenle istifa ettiği yazıyordu. İstifa nedeni belirtilmemişti.
Bu beni daha da şüphelendirdi. Neden istifa nedeni belirtilmemişti? Belki de istifasının ardında gizli bir sebep vardı.
İpuçlarının Peşinde
Müdüre, Elif Demir hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğimi söyledim. Müdür, bana yardımcı olamayacağını söyledi. Elif Demir’in iletişim bilgilerine sahip olmadığını ve onunla iletişim kurmanın mümkün olmadığını söyledi.
Pes etmedim. Elif Demir hakkında bilgi edinmek için farklı yollar aramaya karar verdim. İnternette araştırma yaptım, eski okul arkadaşlarımla konuştum. Ama Elif Demir hakkında hiçbir şey bulamadım. Sanki bir hayaletti.
Günler geçti ve ben Elif Demir’in izini sürmeye devam ettim. Her geçen gün, o fısıltı daha da güçleniyordu. “Sakın unutma…”
Bir Telefon, Bir Umut
Bir akşam, eski bir okul arkadaşımla konuşurken, Elif Demir hakkında bir ipucu yakaladım. Arkadaşım, Elif Demir’in istifa ettikten sonra başka bir şehre taşındığını ve orada bir okulda öğretmenlik yapmaya başladığını söyledi.
Bu bilgi beni çok heyecanlandırdı. Elif Demir’in izini bulmuştum. Hemen arkadaşımdan Elif Demir’in çalıştığı okulun iletişim bilgilerini istedim.
Arkadaşım, bana okulun telefon numarasını verdi. Ertesi gün, okulu aradım ve Elif Demir ile görüşmek istediğimi söyledim.
Telefondaki görevli, Elif Demir’in okulda çalıştığını doğruladı. Ama onunla görüşmemin mümkün olmadığını söyledi. Elif Demir’in uzun bir süredir hasta olduğunu ve okula gelmediğini söyledi.
Bu beni çok üzdü. Elif Demir’e ulaşmak için bu kadar çabaladıktan sonra, onun hasta olduğunu öğrenmek beni hayal kırıklığına uğrattı.
Yüzleşme Zamanı
Ama pes etmedim. Elif Demir’i ziyaret etmeye karar verdim. Onunla konuşmak ve neden anılarımın silindiğini öğrenmek istiyordum. Belki de o fısıltının anlamını çözebilirdim.
Ertesi gün, Elif Demir’in yaşadığı şehre gittim. Okulun adresini buldum ve Elif Demir’in evini sordum. Okulun görevlileri, bana Elif Demir’in evinin adresini verdiler.
Elif Demir’in evine vardığımda, kapıyı çaldım. Bir süre sonra, kapı açıldı. Karşımda, yaşlı ve bitkin bir kadın duruyordu. Gözleri donuk ve ifadesizdi.
“Elif Demir siz misiniz?” diye sordum.
Kadın, başını salladı.
“Ben Ayşe. Sizin eski bir öğrencinizdim.” dedim.
Kadın, bana boş boş baktı. Sanki beni tanımıyordu.
“Sizi hatırlıyor musunuz? İlkokulda öğretmenimizdiniz.” dedim.
Kadın, bir süre düşündükten sonra, gözlerinde bir kıvılcım belirdi. “Ayşe… Evet, hatırlıyorum seni.” dedi.
O anda o fısıltı tekrar duyuldu: “Sakın unutma…” Bu sefer daha netti. Sanki bir cevap bulmuştum.
Elif Demir, beni içeri davet etti. İçeri girdiğimde, evin karanlık ve kasvetli olduğunu fark ettim. Sanki evin içinde bir sır saklanıyordu.
Elif Demir, bana oturmamı söyledi ve bana bir bardak su getirdi. Suyu içerken, Elif Demir’e sorular sormaya başladım.
“Neden istifa ettiniz? Neden anılarım silindi? O fısıltı ne anlama geliyor?” diye sordum.
Elif Demir, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. Anlatacakları, hayatımı sonsuza dek değiştirecekti. Ve o fısıltının sırrı, yavaş yavaş ortaya çıkacaktı…
(Devamı gelecek…)