Yemin 1. Bölüm

Yemin 1. Bölüm: Kader Ağlarını Örüyor

Sisli bir Ankara sabahı… Hava soğuk, kasvetli ve sanki bugünün getireceği acı haberlerin habercisi gibi. Hikayemizin kahramanı Reyhan, dedesi Hikmet Bey’in yatağının başucunda endişeyle bekliyor. Hikmet Bey, yaşlı ve hasta, son günlerini yaşıyor. Reyhan, dedesine çok düşkün. Onu hayatta tutan tek şey, dedesinin iyileşmesi umudu ve ona verdiği söz.

Reyhan, küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, dedesi Hikmet Bey tarafından büyütülmüş. Hikmet Bey, ona hem anne, hem baba, hem de en iyi arkadaş olmuş. Reyhan, dedesinin ona öğrettiği dürüstlük, merhamet ve sevgi değerleriyle büyümüş, kalbi temiz, saf bir genç kız olmuş. Ankara’nın kenar mahallelerinden birinde, mütevazı bir hayat sürüyorlar. Hikmet Bey’in küçük bir emekli maaşıyla geçiniyorlar, ama sevgileri ve birbirlerine olan bağlılıkları her zorluğun üstesinden gelmelerini sağlıyor.

Hikmet Bey, son nefeslerini verirken Reyhan’ı yanına çağırıyor. Gözleri yaşlı, sesi titrek bir şekilde konuşuyor: “Reyhan kızım… Ben gidiyorum. Ama gitmeden önce senden bir söz istiyorum.”

Reyhan, dedesinin elini sıkıca tutuyor, gözyaşları yanaklarından süzülüyor: “Dede ne istersen yaparım. Yeter ki sen iyi ol.”

Hikmet Bey, derin bir nefes alıyor ve zorlukla konuşuyor: “Oğlum Tarhun… Benim bir oğlum var biliyorsun. Yıllar önce bir hata yaptı ve ben onu evlatlıktan reddettim. Ama şimdi pişmanım. Tarhun’un bir oğlu var, Emir. Emir’le evlenmeni istiyorum. Ona iyi bakacağına, onu mutlu edeceğine söz ver.”

Reyhan şaşkınlıkla dedesine bakıyor. Emir kim? Neden onunla evlenmeli? Bu nasıl bir istek? Aklından bin bir soru geçiyor. Ama dedesinin son isteği olduğunu biliyor. Onu kırmak istemiyor.

“Dede… Ben Emir’i tanımıyorum bile. Nasıl evlenebilirim onunla?”

Hikmet Bey, güçlükle konuşuyor: “Reyhan kızım… Biliyorum zor bir istek. Ama Emir iyi bir çocuk. Sadece biraz asi. Ona sevgi ve şefkat gösterirsen düzeleceğine inanıyorum. Lütfen beni kırma. Bu benim son isteğim.”

Reyhan, dedesinin gözlerindeki yalvarışı görüyor. Onu bu halde bırakamaz. Dedesine verdiği sözü tutmak zorunda.

“Tamam dede. Söz veriyorum. Emir’le evleneceğim.”

Hikmet Bey, Reyhan’ın sözüyle rahatlıyor. Gözlerini kapatıyor ve huzur içinde son nefesini veriyor.

Reyhan, dedesinin ölümünden sonra büyük bir boşluğa düşüyor. Hayatta yapayalnız kalıyor. Dedesine verdiği sözü tutmak zorunda. Emir’le evlenmek zorunda. Ama Emir kim? Onu nasıl bulacak? Ve en önemlisi, Emir onunla evlenmek isteyecek mi?

Cenazeden sonra Hikmet Bey’in avukatı geliyor. Vasiyetname okunuyor. Vasiyetnamede, Reyhan’ın Emir’le evlenmesi şartıyla Hikmet Bey’in tüm mal varlığının Reyhan’a kalacağı yazıyor. Eğer Reyhan Emir’le evlenmezse, mal varlığı hayır kurumlarına bağışlanacak.

Reyhan, şaşkınlıkla avukata bakıyor. Bu nasıl bir vasiyet? Neden böyle bir şart koşulmuş? Aklından geçen sorulara cevap bulamıyor. Ama dedesine verdiği sözü tutmak zorunda. Mal varlığı umrunda değil. Tek istediği, dedesinin son isteğini yerine getirmek.

Avukat, Reyhan’a Emir hakkında bilgi veriyor. Emir Tarhun, zengin ve güçlü bir iş adamı. Babasıyla arası açık. Ailesiyle görüşmüyor. Kendi başına bir hayat kurmuş. İstanbul’da yaşıyor.

Reyhan, İstanbul’a gitmeye karar veriyor. Emir’i bulup, dedesine verdiği sözü anlatacak. Onunla evlenmek isteyip istemediğini soracak.

İstanbul’a geldiğinde, bambaşka bir dünyaya adım atıyor. Ankara’nın mütevazı hayatından sonra, İstanbul’un lüks ve ihtişamlı dünyası onu şaşırtıyor. Emir’i bulmak için avukatın verdiği adrese gidiyor.

Emir’in evi, Boğaz manzaralı lüks bir villa. Reyhan, kapıyı çalıyor. Kapıyı açan hizmetçi, Reyhan’ı baştan aşağı süzüyor ve kim olduğunu soruyor.

“Ben Reyhan. Emir Tarhun’la görüşmek istiyorum.”

Hizmetçi, alaycı bir şekilde gülüyor: “Emir Bey’in sizin gibi insanlarla işi olmaz. Lütfen buradan gidin.”

Reyhan, pes etmiyor. Emir’le görüşmekte kararlı. Hizmetçiye ısrar ediyor. Sonunda hizmetçi, Emir’e haber veriyor.

Birkaç dakika sonra, Emir kapıda beliriyor. Yakışıklı, karizmatik ama aynı zamanda soğuk ve mesafeli bir duruşu var. Reyhan’ı baştan aşağı süzüyor ve kaşlarını çatıyor.

“Sen kimsin? Ne istiyorsun?”

Reyhan, derin bir nefes alıyor ve konuşmaya başlıyor: “Ben Reyhan. Hikmet Bey’in torunuyum. Dedeniz ölmeden önce benden bir söz istedi. Sizinle evlenmemi istedi.”

Emir, Reyhan’ın sözleriyle şaşkına dönüyor. Dedesinin böyle bir şey isteyeceğine ihtimal vermiyor. Babasıyla arası açık olduğu için dedesini uzun zamandır görmemiş. Dedesinin ölümünden haberi bile yok.

“Saçmalama! Deden böyle bir şey istemez. Sen kesin bir şeyler çeviriyorsun.”

Reyhan, Emir’in kendisine inanmadığını görüyor. Ona dedesinin vasiyetnamesini anlatıyor. Vasiyetnameye göre, eğer Emir’le evlenmezse, tüm mal varlığının hayır kurumlarına bağışlanacağını söylüyor.

Emir, Reyhan’ın anlattıklarına inanmakta zorlanıyor. Ama Reyhan’ın gözlerindeki samimiyeti görüyor. Dedesinin böyle bir şey istemiş olabileceğine ihtimal veriyor. Ama Reyhan’la evlenmek istemiyor. Onunla aynı dünyadan değiller.

“Bak Reyhan. Ben seninle evlenemem. Benim farklı bir hayatım var. Senin gibi bir kızla evlenmek bana göre değil.”

Reyhan, Emir’in cevabıyla yıkılıyor. Dedesine verdiği sözü tutamayacak mı? Onun son isteğini yerine getiremeyecek mi? Gözyaşları yanaklarından süzülüyor.

“Lütfen Emir. Dedenin son isteğini yerine getirelim. Sadece bir süreliğine evli kalalım. Sonra boşanırız. Ama lütfen dedemin son isteğini kırma.”

Emir, Reyhan’ın gözlerindeki çaresizliği görüyor. Ona acıyor. Dedesinin son isteğini kırmak istemiyor. Ama Reyhan’la evlenmek de istemiyor.

Düşünüyor, düşünüyor ve sonunda bir karar veriyor. Reyhan’a bir teklifte bulunuyor.

“Tamam Reyhan. Seninle evlenirim. Ama benim şartlarım var.”

Reyhan, Emir’in şartlarını merak ediyor. Ne isteyecek?

“Şartların ne?”

Emir, soğuk bir ifadeyle konuşuyor: “Evliliğimiz bir yıl sürecek. Bir yıl sonra boşanacağız. Bu süre zarfında benim evimde yaşayacaksın. Ama benimle aynı odada kalmayacaksın. Bana karışmayacaksın. Benim hayatıma dahil olmayacaksın. Sadece evli olduğumuzu bileceksin.”

Reyhan, Emir’in şartlarıyla şaşkına dönüyor. Bu nasıl bir evlilik? Emir’le aynı evde yaşayacak ama ona dokunmayacak, onunla konuşmayacak. Bu nasıl mümkün olacak?

Ama dedesine verdiği sözü tutmak zorunda. Emir’in şartlarını kabul etmek zorunda.

“Tamam Emir. Şartlarını kabul ediyorum.”

Emir, Reyhan’ın cevabıyla rahatlıyor. Ama aynı zamanda içten içe bir pişmanlık duyuyor. Bu evliliğin nelere yol açacağını bilmiyor. Reyhan’ın hayatını nasıl değiştireceğini bilmiyor.

Böylece Yemin başlıyor… İki yabancı, dedelerinin son isteği üzerine evleniyorlar. Farklı dünyalardan gelen bu iki insanın hayatı, bu yeminle sonsuza dek değişiyor.

1. Bölüm Sonu

Yorum yapın